Gig ekonomisi, kökenleri 20. yüzyılın başlarına kadar uzanan bir kavramdır. "Gig" terimi,
müzisyenlerin canlı performanslar için aldıkları işleri tanımlamak için kullanılan bir terimdi.
İlerleyen yıllarda, bu terim daha geniş bir anlama sahip olmaya başladı ve kısa süreli işler için
kullanılan bir terim haline geldi.
Ancak, günümüzde gig ekonomisi kavramı, Amerika’da ki 2008 ekonomik krizi ile beraber
özellikle son on yılda çevrimiçi platformların popüler hale gelmesiyle birlikte büyük bir
yükseliş yaşadı. Özellikle Uber, Airbnb, TaskRabbit, Upwork, Freelancer.com gibi çevrimiçi
platformlar, işverenlerin işlerini tamamlamak için bağımsız çalışanlarla doğrudan bağlantı
kurmasını sağladı. Bu platformlar, serbest çalışanların iş bulma ve gelir elde etme konusunda
daha fazla seçenek sunarak, gig ekonomisinin gelişimine katkıda bulundu.
Aynı şekilde start-up ekosistemi içinde de proje bazlı, mekân bağımsız çevrim içi işlere
ihtiyacın artması ile de büyümeye devam ediyor.
Gig ekonomisi, serbest çalışanlar tarafından kısa süreli işlerin yapıldığı bir ekonomik
modeldir. Yeni nesil girişimciler, kurumsal hayattan sıkılan beyaz yakalılar, kendi işini kurmak
isteyenler, mekan bağımsız çalışan ya da çalışmak isteyenler, e-ticaret yapanlar tüm bu
ekosistemin çarklarının dönmesini sağlamaktalar. Gig ekonomisinde genellikle işler proje
bazlıdır ve işverenlerin işlerinin tamamlanması için ihtiyaç duydukları hizmetlerdir. Kişisel
fatura kesmek ve en az şahıs şirketi sahibi olmak beklenebilir. Gig ekonomisi, bağımsız iş
yapan insanlar ve işverenler arasında doğrudan bir bağlantı kurarak, geleneksel iş
modellerinin dışında bir gelir kaynağı oluşturur. Bu model, çevrimiçi platformlar ve
uygulamalar aracılığıyla işverenlerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere özellikle son yıllarda hızla
büyümüştür. Mikro ölçekten makro ölçeğe doğru genişleyen bir ekonomi haline gelmektedir.
Gig ekonomisinde çalışanlar, serbest çalışmanın avantajlarının yanı sıra bazı zorluklarla da
karşılaşabilirler. Bu nedenle, aşağıdaki noktalara dikkat etmeleri önerilir
iş güvencesi: Gig ekonomisinde çalışanlar, eğer kendilerine ait en az bir şahıs şirketi sahibi
değilse(şirket sahipleri bağ-kur ödemesi yapar) ya da özel sağlık sigortası yaptırmıyorsa tam
zamanlı bir işteki gibi hem sağlık güvencesi olmaz hem de tam zamanlı bir işteki gibi sürekli iş
güvencesi sağlayamazlar. Bu nedenle, mümkün olduğunca çok sayıda işverenle çalışmak ve
bir gelir kaynağına bağlı kalmamak önemlidir. Bu çerçevede de kişisel markalarına yatırım
yapmalı. Yeni nesil medya kanallarını yeni müşterilere ulaşabilmek için stratejik kullanmayı
öğrenmelidirler.
Ödeme ve vergiler: Gig ekonomisinde çalışanlar, genellikle kendileri için çalıştıklarından,
kendi vergilerini beyan etmek ve ödemek zorundadırlar. Ayrıca, işverenlerin ödemeleri
genellikle vadeli olabilir ya da zamanında yapılmayabilir, bu nedenle ödemelerin takibi ve
muhasebe işleri için düzenli bir sistem oluşturmak önemlidir.
İş yükü: Gig ekonomisinde çalışanlar, kendilerinin işverenleri olduklarından, iş yükü ve zaman
yönetimi konusunda kendilerini disipline etmek zorundadırlar. Yeterli mola ve tatil günleri
planlamak, iş ve özel hayat arasındaki dengeyi korumak için önemlidir.
Sağlık ve güvenlik: Gig ekonomisinde çalışanlar, genellikle evde veya dışarıda çalışırlar, bu
nedenle sağlık ve güvenlik konularına özen göstermelidirler. Mesela, fiziksel aktivite
gerektiren bir iş yapılıyorsa, yeterli beslenme ve uyku sağlanmalıdır.
Uygun ekipman ve kaynaklar: Gig ekonomisinde çalışanlar, işlerini tamamlamak için uygun
ekipman ve kaynaklara ihtiyaç duyarlar. İşlerinde kullanacakları ekipmanların kalitesini ve
uygunluğunu belirlemek, işlerinin verimliliğini ve kalitesini artırmalarına yardımcı olabilir.
Gig ekonomisinde çalışanlar, bu noktalara dikkat ederek, serbest çalışmanın avantajlarından
tam olarak yararlanabilirler.